Kültür Sanat
Mustafa Kutlu’nun ‘giderek zayıflayan kitapları’
Bu edebiyat işlerinde patırtı gürültü her zaman olur. Niye olur anlamış değilim, o ayrı. Ama Mustafa Kutlu’yu böyle bir atmosferin parçası yapmak neyin nesi anlamadım. Anlamadığım başka şeyler de var
70’li yıllarda Ä°smet Özel Yeni Devir’de yazıyordu malum. Üstad’ın tevellüt 1944 olduÄŸuna göre 30’lu yaÅŸları. Genç bir yazardı diyebiliriz. Yenidevir, Ä°slamcı gazete. ‘Selamet’in resmi yayın organı’ olan Milli Gazete’nin yanında ‘entelektüel düzeyi’ yüksek bir gazete olarak yer alıyor. Ä°smet Özel, Yenidevir’de Erbakan’ın Abdülhamit’le benzerliÄŸi üzerine bir yazı yazıyor. Gazete yönetimindeki abiler, yazıyı muhtemelen Erbakan’ın okumayacağından endiÅŸelenerek sür manÅŸetten duyuruyorlar. Yani bir ÅŸekilde Erbakan’ın okumasını saÄŸlıyorlar. Yazıya büyük bir önem atfederek… Ä°stenen ÅŸey oluyor ve Erbakan yazıyı okuyor. Ve Yenidevir’i arayarak Ä°smet Özel ile görüÅŸmek istediÄŸini söylüyor ve Ankara’ya çağırıyor onu. Ä°smet Özel, seviniyor bu iÅŸe. ‘Ä°yi bari, Erbakan adamdan anlıyor’ diye geçiriyor içinden.
“TÜRK ŞİİRÄ°NDE BÄ°R Ä°SMET ÖZEL GERÇEĞİ VAR”
Yazdığı yazının Erbakan’ın zihninde deprem etkisi uyandırdığı hayalini kuruyor Ä°smet Özel. Erbakan çay kahve faslından ve rutin hoÅŸ-beÅŸten sonra bombayı patlatıyor:
“Ä°smet Bey. Yazılarınız için size teÅŸekkür ediyoruz. MaÅŸaallah ne güzel yazıyorsunuz. Ä°nÅŸaallah etkisi bol olur. Åžimdiiii, size yazmanız için bir konu listesi hazırladım. Lütfen not alır mısınız? Åžu konuları da gazetede yazmanızı istiyorum sizden” diyerek muhtemelen tamamı siyasi, Ä°slam Dünyasıyla alakalı konuları tek tek sıralıyor Ä°smet Özel’in ÅŸaÅŸkın bakışları arasında. Ä°smet Özel biraz bozuluyor tabi. Ne birazı, baya bozuluyor ve fırsat bulur bulmaz konuya giriyor: “Efendim, ben ÅŸairim. Türk ÅŸiirinde bir Ä°smet Özel gerçeÄŸi var…”
Erbakan, Ä°smet Özel’in kendi edebi kariyerini öven konuÅŸmasını hayretle ve büyük bir saygıyla dinledikten sonra yanındakilere dönerek:
-Gördünüz mü arkadaÅŸlar, biz Ä°slam Dünyası’yla, ümmetin dertleriyle uÄŸraşırken; arkadaÅŸlarımız ÅŸiir, edebiyat derdine düÅŸmüÅŸler.
Tamam, tam olarak öyle deÄŸil. Yani edebiyat deyince bütünüyle ‘meselesiz’ bir alandan söz etmiyoruz. Ya da ‘mesele’ sahibi olmak için illa ki edebiyat dışı bir gayret içinde olmak da gerekmez. Ayrıca edebiyat sadece ÅŸiirden de ibaret deÄŸildir. Ve üstelik yazı hayatının başından beri Ä°smet Özel’e ‘meselesiz’ demek de ağır bir itham. Fakat evet, aynen Erbakan’ın dediÄŸi gibi Ä°slam Ümmeti’nin dertleri dizi aÅŸmışken ÅŸiir yazmak biraz ÅŸey duruyor. Ney duruyor derseniz; ÅŸey iÅŸte; ne bileyim. Åžey…
***
Bu aralar ‘bizim cenahta’ ardı ardına çıkan tüm dergiler baÅŸ göz üstüne. Standardın yükseldiÄŸini, içeriÄŸin zenginleÅŸtiÄŸini ve uzunca süredir edebiyatın üstüne yapışan ‘sakilliÄŸin’ aşılmaya baÅŸladığını görüyor ve takdir ediyoruz. Öte yandan edebiyat camiasında bu dergiler etrafında toplaÅŸan insanlar arasında yürüyen bir ‘kavga’ var bu aralar. Melamet Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Celal Fedai ile; Cins, Ä°tibar, Fayrap Dergileri etrafında toplaÅŸan bazı edebiyatçılar birbirleriyle kavgalılar. Meselenin özü nedir tam olarak bilmiyorum ve açıkçası ilgilenmiyorum ama özellikle Twitter üzerinden bir ‘kültürel iktidar’ kavgasıdır gidiyor. Karşılıklı atışma ÅŸeklinde baÅŸlayan kavga, Celal Fedai’nin gerçekten çok ağır ithamlar içeren twitleriyle sürüyor. Ä°brahim Tenekeci ve Ä°smail Kılıçarslan’ın daha görünür olduÄŸu bir grup edebiyatçı hakkında bir sürü itham duyuyoruz. ‘Karşı taraf’ ise bu ithamlara cevap vermemeyi, meseleye teÄŸet geçmeyi tercih ediyor. Fedai ile ÅŸahsen tanışmasam da ‘kavga’nın ‘diÄŸer tarafında’ olan isimlerin çoÄŸuyla bizzat tanışıyorum. Hatta birçoÄŸu arkadaşım, dostum. ÇoÄŸunu da Allah için severim, yazdıklarını düzenli olarak okuduÄŸum da oluyor. Ben böyle tartışmalara tıpkı rahmetli Erbakan’ın baktığı gibi bakıyorum. Edebiyat ekseninde yapılan tartışmaları fazlasıyla ‘naif’ buluyorum. Elbette edebiyatı ‘çiçek böcek meselesi’ ya da ‘çoluk çocuk iÅŸi’ olarak görmüyorum ama ne bileyim kavga edecek bir ÅŸey de göremiyorum ortalıkta. Son tahlilde Melamet de, Cins de, Ä°tibar da, Dergah da ‘dergi’dir. Åžiirler yayınlar, denemeler yayınlar, hikayeler yayınlar. Biz de okuruz. KiÅŸisel bir hınca, ÅŸahsiyet cellatlığına filan dönüÅŸmesi gerekmez böyle ÅŸeylerin. Edebiyatta bu türden atışmalar, tartışmalar, cepheleÅŸmeler hep olmuÅŸtur. Bu ‘kavga’nın detaylarıyla ilgili duyup ettiklerim meselenin büyük oranda ÅŸahsileÅŸtiÄŸi ve insanların birbirlerinin hakkına tecavüz eder noktaya geldiÄŸi yönünde bir izlenim bırakıyor bende. HoÅŸ deÄŸil. Bu kadar büyütmeye gerek yok yani.
“MUSTAFA KUTLU KÄ°TAPLARI ZAYIFLIYOR”
Ancak büyütülecek baÅŸka bir ÅŸey var. 7 Kasım 2015’te TV Net’teki ‘Bize Müsaade’ programında Ä°smail Kılıçarslan programın sekseninci dakikalarında Ahmet Ümit’in attığı bir twit üzerine, izleyicilere ve karşısında oturan Selahattin Yusuf ve HaÅŸmet BabaoÄŸlu’na ÅŸunları söyledi:
“Ahmet Ümit iyi polisiyecidir bence ama son kitaplarında ben muazzam bir gerileme görüyorum, edebiyat okuru olarak söylüyorum; yani Mustafa Kutlu’nun kitapları gibi. Her sene bir kitap çıkaracağım diyerek mesela, giderek Mustafa Kutlu kitapları da zayıflıyor; belki kızacaklar Mustafa Kutlu okurları bana ama…”
Evet, böyle bir ÅŸey. Her sene bir kitap çıkardığı için Mustafa Kutlu’nun kitapları zayıflıyormuÅŸ. Belki kızacaklar bana Ä°smail Kılıçarslan okurları ama bu tam bir ‘zevzeklik’, kimse kusura bakmasın. Ä°smail Kılıçarslan kim, Mustafa Kutlu kim, Ahmet Ümit kim; bu nasıl bir kıyas, nasıl bir terazi bu. Mustafa Kutlu’nun ‘dergah’ından yolu geçmeyen edebiyatçı mı var? Dünyanın en büyük ÅŸiirini yazsan ne olur?
Mustafa Kutlu’nun son kitabı ‘Hesap Günü’nün -yani Kılıçarslan’a göre en son kitap olduÄŸuna göre en zayıf kitabının- muhteÅŸem bir kitap olarak hayatımızda yer ettiÄŸi günlerde söylüyor bunu Kılıçarslan.
Her hafta en az 120 dakika program yapan, 18 tane yazı yazan, 180 bin tane twit atan, üç beÅŸ dergi makalesi döÅŸenen, en az bir kaç seminer, konferansta konuÅŸan birinin, yazı hayatı yılda bir öykü kitabı çıkarmakla sınırlı olan bir insana bunu söylemesi abesle iÅŸtigal deÄŸil de nedir?
Åžudur: Kılıçarslan’ın Celal Fedai ile ya da baÅŸka biriyle giriÅŸtiÄŸi kavramsal kavganın, poetik tartışmasının, üslup ayrışmasının tarafı olmayı kendime yakıştırmam. Bana ne! Bir sürü derdimiz varken bu türden bir kavgaya girmeyi uygun bulmam ben. Ama Ä°smail’in Mustafa Kutlu’ya getirdiÄŸi bu mantık dışı eleÅŸtiriyi kafaya takarım. Ahlakla da baÄŸdaÅŸmaz bu. BaÅŸka bir ÅŸeyle de baÄŸdaÅŸmaz. Mustafa Kutlu her sene bir kitap çıkarmamaktadır sadece, sadık okuyucularına bir buket çiçek göndermektedir adeta. Okuyucularına lütfedip çiçek gibi öykü kitapları çıkarmaktadır.
KILIÇARSLAN ÖZÜR DÄ°LEMEYÄ° DENESÄ°N BENCE
Kılıçarslan gidip, yakın zamanda annesini kaybettiÄŸi için ziyadesiyle üzgün ve bir sürü sebepten ötürü genel olarak ‘kırgın’ olan Mustafa Kutlu’nun elini öpüp özür dilemeyi denesin bence. Hatta giderken yanına Tenekeci’yi de alsın.
Ne yapıyorsunuz kardeÅŸim siz? Edebiyatınız batsın. Televizyon ekranının rüzgârına kapılıp Ahmet Ümit’ten söz açılmışken arada çerez niyetine harcayabileceÄŸiniz bir ÅŸey mi Mustafa Kutlu? Üstelik Kutlu, içinde ‘endüstriyel edebiyat’ filan geçen bir cümlenin başına sonuna sıkıştırdığınız bir ÅŸey de olamaz. Mustafa Kutlu, Dergah’ın yayın yönetmeniydi -evet artık deÄŸil-, baÅŸkalarıyla kıyaslanmayacak kadar ‘az satan’ ama muhteÅŸem öykü kitaplarının yazarı. Ama her ÅŸeyin ötesinde o bizim Mustafa Abi’miz. Benim de kıyısından köÅŸesinden içinde bulunduÄŸum medya, siyaset, iktidar bilmem ne denklemlerine çok uzak bir yerde. Kutsiyet filan atfetmiyorum ama ‘hareketli’ edebiyat ortamımıza dokunmadan etmeden, polemikten uzak, derdiyle meselesiyle boÄŸuÅŸan biri o. Endüstriyel bir ÅŸey olmadığını, hele Ahmet Ümit’le kıyaslanmasının ‘muazzam’ bir hata olduÄŸunu en iyi sizin bilmeniz gerekiyor.
Edebiyat kelimesinin kökenine ihanet etmeyelim lütfen.
Neyse. Yazının başı ile sonunu baÄŸlamak da -bi zahmet- siz deÄŸerli okurlara düÅŸüyor.
Henüz yorum yapılmamış.